Birçok insan, şizofreniyi dissosiyatif kimlik bozukluğu ile karıştırır. Halbuki bu hastalıkların derinine indiğimizde birbirinden farklı olduğu hatta benzer özelliklerin de çok az olduğu görülür. Peki nedir bu farklılıklar?

Şizofreni nedir?
Genel olarak şizofreni halüsinasyonlar, sanrılar, dağınık ve düzensiz konuşma, gerçeklikten kopma durumu, tekdüze duygulanım, toplumdan uzaklaşma ve kendini ifade edememe gibi karakteristik belirtilerin bulunduğu bir bozukluktur diyebiliriz.
Semptomlarına göz atalım:
- Sanrılar(Hezeyan, hikaye anlatmak)
- Halüsinasyonlar(Olmayan sesler duyma ve görüntüler görme)
- Dağınık konuşma(Kişinin söylediklerinin sağdan soldan birbiriyle düzensiz ve çatışan cümlelerinin olması)
- Olmayan hikayeleri olmuş gibi anlatmak
- Yeni kelimeler ve anlamı olmayan cümleler türetmek
- Günlük rutinde değişiklik ve kişisel bakımda işlev bozukluğu
Dissosiyatif kimlik bozukluğu nedir?
Dissosiyatif kimlik bozukluğu olarak adlandırılan rahatsızlıkta birey, birden çok kimlik veya kişilik oluşturur. Bu kimlikler, davranışları birbirleri arasında geçişlerle kontrol altına alır ve bireyin yaşadığı travma sonucunda başa çıkma mekanizması olarak var olur. Kimlikler birbirinden farklıdır ve aralarında geçiş gerçekleştiğinde fiziksel görünüş, ses tonu, sözcük dağarcığı gibi değişiklikler meydana gelir. Ayrıca hafızada da boşluklar vardır ve kişisel deneyimleri ve travmaları hatırlayamama durumu oluşur.
Semptomlarına göz atalım:
- Birden çok kimliğin varlığı
- Oluşturulan kimliklerin ve davranışların denetimini tekrarlanan bir şekilde ele geçirmesi
- Kişisel deneyimlerin ve bilgilerin anımsanamaması ve hatırlama güçlüğü
- Bireyde zaman akışının algılanamaması
Sonuç olarak farklarına değinecek olursak;
Şizofreni tedavisi hayat boyu süren bir bozukluktur. Tedavi sürecinde kullanılan ilaçlar hastalığı ortadan kaldırmaktan ziyade semptomların görülmesinde azalma sağlar. Dissosiyatif kimlik bozukluğu ise ruhsal bir bozukluktur ve belli bir tedavi süreci vardır, tedavide kullanılan terapi biçimleri semptomları azaltır, hatta belli vakalarda ortadan bile kaldırabilir.
Şizofreni tanısı alan bireyde zihin ve davranışları kontrol altına alan birden fazla kimliğin varlığı söz konusu değildir. Birey olmadığı biri olduğuna inanıp sanrılar görebilir ancak buna dissosiyatif kimlik bozukluğunda olduğu gibi kimlikler arasında geçiş olduğunda fiziksel görünüş, ses tonu, sözcük dağarcığı vb. değişiklikler eşlik etmez.
Her iki bozuklukta da travma ortak bir noktadır fakat en belirgin fark travmanın nedensel bir faktör olarak değil, hastalık sonucu meydana geldiği şizofrenidedir. Travma şizofrenide hastalığının oluşmasında tek rol oynamazken, dissosiyatif kişilik bozukluğu olan hemen hemen tüm hastalar, travmanın bir sonucu olarak bu hastalığı geliştirir. Her ikisinde de travmatik ve çevresel olaylar ile genetik bir altyapının varlığından söz edilebilir.
KAYNAK:
Butcher, N. B., Mineka S., Hooley M. J.(2013). Anormal psikoloji.(O. Gündüz, Çev)İstanbul:Kaknüs yayınevi

Yazar
Büşra Nur Akdoğan