Sosyal Anksiyete Bozukluğu

Sosyal Anksiyete Bozukluğu veya Sosyal Fobi kişinin yabancılarla veya diğer bireylerin incelemesiyle karşı karşıya kaldığı sosyal veya performans durumlarında belirgin ve sürekli bir şekilde korku duyması olarak tanımlanan ve kaygı bozuklukları içerisinde yer alan bir rahatsızlıktır. Sosyal fobi, sosyal anksiyete veya sosyal anksiyete bozukluğu olarak da bilinir.

Pek çok insan sosyal durumları zor bulur veya belirli zamanlarda utangaç veya garip hisseder – bu tamamen normaldir. Ancak sosyal fobisi olan kişilerin ne hissettiklerini anlamak için şu örnek uygun olacaktır: “Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz”. Sosyal fobiniz varsa, sosyal ortamlarda yoğun bir korku hissedersiniz. Dolayısıyla sık sık sosyal ortamlardan kaçınmaya çalışırsınız. Bir sosyal olay öncesinde, sırasında ve sonrasında endişelenirsiniz. Dahası, sosyal fobi sizi tamamen bunaltabilir. Aşağıdakiler gibi günlük faaliyetlerde bulunmayı çok zor bulabilirsiniz:

  • grupların içerisinde konuşmak,
  • konuşmaları başlatmak,
  • topluluk önünde konuşmak,
  • telefonda konuşmak,
  • yeni insanlarla tanışmak,
  • doktorlar gibi otorite figürleriyle konuşmak,
  • başkalarının önünde yemek ve içmek,
  • mağaza vb. yerlere gitmek,
  • işe gitmek.

Başkalarının sizi olumsuz olarak yargılayacağından korktuğunuz için bu sosyal durumlar hakkında endişelenebilirsiniz. Ya da belki de söylediğiniz ya da yaptığınız bir şeyle başkalarını gücendireceğinizden korkarsınız. Endişeli olduğunuzu fark eden başkaları için de endişelenebilirsiniz. Görüldüğü gibi bu durum bir sarmal halinde devam edebilir. Sosyal fobi günlük hayatınızı büyük ölçüde etkileyebilir. Öncelikle özgüveninizi ve benlik saygınızı etkiler, son derece izole hissettirir, ilişkileri geliştirmeyi ve sürdürmeyi çok zorlaştırır, çalışma veya alışveriş gibi günlük işlerinizi yapmanıza engel olabilir.

Sosyal fobinin yaşam boyu görülme oranı % 2-13 arasındadır. En sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biridir. Türkiye’de üniversite öğrencilerinde yapılan araştırmada %24’ünde bu hastalığın olduğu saptanmıştır.

Sosyal fobinin başlaması ve devam etmesinde anne-baba tutumları önemli rol oynamaktadır.

  • Aşırı koruyucu,
  • eleştirel,
  • kıyaslayıcı,
  • kontrolcü ebeveyn davranışları bireyin kendini yetersiz, değersiz ve güvensiz hissetmesine sebep olmaktadır.

Sosyal fobisi olan bireylerde, tıpkı kaygı bozukluğunda olduğu gibi otonom sinir sisteminde tehdit algısı varmış gibi aşırı uyarılma yaşanmaktadır. Yapılan çeşitli araştırmalarda, tanıyı almış kişilerin aile öyküsü sorgulandığında bu problemin varlığı gözlemlenmiş olup, genetik yatkınlığın da etkisi olabileceği görülmüştür. Sosyal, psikolojik, fizyolojik, çevresel birçok etmen sosyal fobinin oluşmasında etkin rol oynar.

Sosyal fobi tedavisi olan bir rahatsızlıktır. Hastanın durumuna göre psikoterapi bazen tek başına bazen de ilaç tedavisiyle birlikte uygulanabilir. Aşağıdakiler dahil sosyal fobide kullanılan birçok psikoterapi türü vardır:

  • Bilişsel-davranışçı terapi
  • Kişilerarası terapi
  • Psikodinamik terapi
  • Aile Terapisi

Bilişsel davranışçı psikoterapi tedavide en etkili yöntemlerden biridir. Amaç kişinin gerçekten uzak, işlevsiz, aşırı düşüncelerini işlevselleştirmektir.

Sosyal fobiye yol açan durumlar karşısında,

  • farklı düşünme, davranma ve tepki gösterme,
  • korku, endişe, utanç duygularıyla başa çıkma yolları öğretilmeye çalışılır.

Ayrıca aşağıdaki ipuçları, insanların sosyal durumlarda kaygılarının üstesinden gelmesine yardımcı olabilir.

  • Sosyal durumları kademeli olarak artırın.

Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler genellikle kaygı duygularını tetikleyebilecekleri sosyal ortamlardan kaçınırlar. Bu kısa vadede kaygıyı azaltsa da, kaçınma uzun vadede kaygıyı çok daha kötü hale getirebilir. Mümkünse – ve gerekirse bir terapistin yardımıyla – kişi, korktuğu durumlara maruz kalma oranını kademeli olarak artırabilir.

  • Rahatlamak için zaman ayırın.

Ruh halini yükselten faaliyetlerde bulunmak, beyinde stresi azaltabilen ve bir kişinin kaygı duyguları hakkında daha iyi hissetmesini sağlayabilen iyi hissettiren kimyasalları serbest bırakır. Korkunç hissettiren sosyal bir duruma girmeden önce, müzik dinlemek, okumak, video oyunu oynamak veya meditasyon yapmak gibi rahatlatıcı veya eğlenceli bir şeyler yapmayı deneyin.

  • Düşüncelerinizi yeniden çerçevelendirin.

Bir kişi utangaç olduğu fikrine tutunursa, bu, insanlarla konuşmaya veya topluluk içinde olmaya ilişkin mevcut kaygıyı pekiştirecektir. Düşünceler davranış kalıplarını besler. BDT’ye bağlı bir teknik, insanlara yeniden çerçeveleme sürecinde rehberlik etmeyi içerir. Düşünce süreçlerini yazmak yardımcı olabilir. Örneğin, “Ben utangaç biriyim”, “Toplantıda utangaç biri gibi davrandım” haline gelebilir.

  • Alkole güvenmekten kaçının.

Alkol ve diğer maddelerin kullanımı kısa vadede kaygıyı azaltabilir, ancak zamanla kaygıyı daha da kötüleştirebilir ve bağımlılığa veya madde kullanım bozukluklarına yol açabilir.

Kaynaklar

https://www.mind.org.uk/information-support/types-of-mental-health-problems/phobias/types-of-phobia/

https://www.medicalnewstoday.com/articles/176891

https://psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/26/sosyal-fobi

https://www.guven.com.tr/saglik-rehberi/sosyal-fobi-nedir-sosyal-fobi-belirtileri-ve-nedenleri-nelerdir

https://www.healthline.com/health/anxiety/social-phobia#outlook-and-complications

Yazar

Ayşe Kaplanlıoğlu

Birisi “Sosyal Anksiyete Bozukluğu” üzerinde düşündü

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: