Gündelik hayatın akışında hepimizin kendisini çok üzgün, halsiz ya da depresif hissettiği anlar oluyor. Ancak depresyon bir ruh halini tanımlarken, Majör Depresyon Bozukluğu kronik bir olumsuz duygudurum hali olup düşüncelerimizi ve davranışlarımızı da etkiler. Depresyon yalnızca olumsuz duygu ve düşüncelerden değil, aynı zamanda da işlevsel olmayan davranış ve akabinde bedensel belirtilerle kendini gösteren bir duygudurum bozukluğudur.
Majör Depresyon Bozukluğunun görülme sıklığı genel olarak %3-6 arasında olup kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülür. Özellikle 18-24 yaşları arasında yüksek oranda görülüyor.
Depresyonun belirtileri nelerdir?
Majör Depresyon Bozukluğuna sahip insanlarda özellikle daha önceden keyif aldıkları etkinliklere dair azalan bir ilgi ve motivasyon görülüyor. Örneğin resim çizmekten, enstrüman çalmaktan veya spor yapmaktan hoşlanan bir bireyin depresyon yüzünden tüm bu ilgi alanlarından uzaklaşmasını düşünebiliriz. Depresyonun belirtileri arasında depresif duygudurum, günlük aktivitelere ilginin/isteğin azalması, iştah azalması/artması, uyku azalması/artması, yorgunluk ve enerjisizlik hissi, ağır bir suçluluk ve değersizlik hissi, konsantrasyon güçlüğü, ölüm hakkında sürekli düşünmek/intihar eğilimi sayılır. Bu belirtiler kişisel, sosyal ve işle ilgili hayatı ciddi anlamda negatif etkiler.
Depresyon nasıl gelişir?
Depresyonun hem biyolojik hem de psikososyal risk faktörleri vardır. Genetik olarak aile üyelerinde depresyonun olması biyolojik bir risk faktörüdür. Her psikolojik bozuklukta önemli bir rolü olan stres, depresyonun gelişiminde de etkilidir. Stresli yaşam olayları (sevilen birinin kaybı, uzun ilişkilerin bitişi/boşanma, iş kaybı veya sağlığa dair olumsuz durumlar vs.) ile kişinin bu durum karşısındaki negatif bakış açısı birleşince depresif bir duruma sebep olur. Özellikle pandemi döneminde yaşanan evlilik içi şiddet, işsizlik ve sevilen insanları kaybı insanlardaki stres oranını arttırarak depresif belirtileri artırıyor. Düşük sosyal destek ve yalnızlık, önyargı/dışlanma, çocukluk döneminde yaşanan istismar/travmatik olaylar, zorbalığa uğramak, bir başka psikolojik bozukluğa daha sahip olmak da depresyon riskini artırıyor. Çocukken ebeveynler tarafından ihmal edilmek ise başlı başına depresyonun bir kaynağı olarak görülebilir.
Depresyon nasıl gelişir? (Bilişsel Üçlü)
Bilişsel Davranışçı Terapi’nin depresyon teorisine göre depresyonda olan insanlar kendilerine, dünyaya ve geleceğe dair olumsuz birtakım inançlar geliştirirler:
Kendi: Kişi kendisini değersiz, yetersiz ve kusurlu olarak algılar.
Dünya: Kişi yaşadığı deneyimleri negatif algılar: Diğer insanlar ona karşıdır ve dünya tehdit edicidir.
Gelecek: Kişi yaşadığı olayları o kadar çaresiz ve çözümsüz algılar ki gelecekte de bu sıkıntıların devam edeceğine inanır.
Kişi yaşadığı olayları o kadar çaresiz ve çözümsüz algılar ki gelecekte de bu sıkıntıların devam edeceğine inanır. Buna göre olumsuz düşünce ve algılayış biçimimiz depresyonun gelişiminde etkilidir. Tüm bu inançlar çaresizliğe ve umutsuzluğa yol açarak depresyonu tetikler.
Tedavi
Psikoterapi, depresyonun tedavisinde çok önemlidir. Depresyon uzun vadede yaşamın birçok alanını olumsuz etkileyerek yoğunlaşacağı için terapi ile kişinin kendi ruh sağlığına gereken önemi vermesi gerekir. Yaşadığımız deneyimleri negatif algıladığımızda olumsuz duygulara sahip olur ve bunun sonucunda birtakım işlevsel olmayan davranışlar sergileriz. Bir sürü farklı psikoterapi modeli vardır; bunlar kişiye kendi doğru olmayan inançları fark etmeleri, sahip oldukları düşünceleri daha doğru olanlarla değiştirmeleri ve depresyona sebep olan inançlarına meydan okumalarına destek olur. Ayrıca, bazı terapiler de kişinin duygu ve düşünceleri üzerine farkındalık geliştirerek bu sorunların köküne inmeyi hedefler.
İntihar Riski
Depresyon, intihar riskinin en yüksek görüldüğü psikolojik bozukluklardan biridir. Etrafımızdaki intihara meyilli olduğundan şüphelendiğimiz kişiler için acilen önlem almamız gerekiyor. Çevrenizdeki insanların ağır depresyonda olduğunu biliyor, ölüme dair sıklıkla konuştuğunu duyuyor veya intihar planları yaptığından şüpheleniyorsanız bir uzmandan destek alması ve terapiye başlaması için cesaretlendirin. Ayrıca bu noktada en önemli destek, sevdiklerinden (arkadaşlar, aile, sevgili/eş vb) gelecektir; yalnız olmadığını hissettirmek ve onu dinlemek çok değerli olacaktır. Gerekirse hastanelerle, uzman psikologlarla ve kişinin yakın çevresiyle iletişime geçerek kişiye hemen destek olmalıyız.